Merhabalar herkese!
İngilizce
öğrenmek, sadece kursa gidip haftada 2 saat ders görmekle olabilecek bir şey
değildir. Bunu söylememin sebebi, dil öğrenmek haftalık kısıtlı saat dilimiyle
gelişebilecek bir beceri değildir. Okullarda ve kurslarda eğitimini görüp
temelini oluşturduktan sonra, bunu günlük hayatınızda sürekli tekrar ederek
geliştirmeniz ve pekiştirmeniz gerekmektedir. Bunu yapabileceğiniz eğlenceli
yöntemler bulunmaktadır ve eminim ki bir kısmınız zaten bunları uyguluyorsunuz.
Ben sizin de yaptıklarınıza ek olarak, aklınıza gelmemiş olabilecek birkaç
yöntemden bahsetmek istiyorum.
1-İNGİLİZCE
ŞARKI SÖZÜ EZBERLEMEK
Spor
yaparken, trafikteyken, uyumadan önce, uyandığınızda, duş alırken,… zaten
hayatınızın birçok anında müzik dinliyorsunuz. Bu hobinizi öğrenmenize yardım
edecek bir sisteme döndürmek için, dinlediğiniz yabancı şarkıların sözlerini
öğrenip, mümkünse Türkçe çevirisine bakıp, şarkıyı ezbere söyleyebilirsiniz.
Siz sıklıkla o şarkıyı söyledikçe yani şarkıdaki kelimeleri tekrar ettikçe,
şarkının anlamını da bildiğiniz için, bildiğiniz kelime sayısının siz farkında
olmadan arttığını göreceksiniz. Benim hala şarkıdan ezberlediğim ve o kelimeyi
duyduğumda, o kelimeyi öğrendiğim şarkının aklımdan geçtiği kelimeler var. Bu
şekilde öğrendiğiniz kelimeler kalıcı da olacaktır. Normal zamanlarda 10 kere
tekrar edip öğrendiğiniz kelimeler bir ay tekrar edilmediğinde unutulmaya
mahkumdur. Ama şarkıdan öğrendiğiniz, kafanızda o şarkıyla eşleştirdiğiniz ve
şarkıyı çok kere dinlemeniz sebebiyle o kelimeyi de yüzlerce kere tekrar edip
pekişmesini sağladığınız için hafızanızdaki kalıcılıkları müthiş olacaktır.
2-YABANCI YOUTUBE VİDEOLARI İZLEMEK
Herkesin
farklı bir hafıza ve öğrenme şekli vardır. Mesela ben görsel hafızaya sahibim,
annem işitsel hafızaya sahip. Hem görsel hem işitsel hafızaya sahip kişiler
için videolar çok yararlı olacaktır. Zaten hepimiz iyi birer Youtube
izleyicisiyiz. Çok başarılı Türkçe Youtube kanalları olduğu da kesin. Ama arada
konfor alanınızdan çıkıp, yabancı Youtuber’ların videolarını izleyerek
İngilizce bilgi seviyenizde ciddi bir fark yaratabilirsiniz. Youtube
videolarının ve vlogların en güzel özelliği, günlük dili görmek ve
öğrenebilmek. Kitaplarda biraz daha resmi bir dilin eğitimini görüyoruz. Ama
Amerikalıların ya da İngilizlerin günlük hayatında nasıl konuştuğunuzu
öğrenemiyoruz. Vloglar bize bunu sağlıyor. Günlük hayatta kullanılan kelimeler
ve cümle kalıpları zaten oldukça azdır. Bu her dilde böyledir, Türkçe’de de
dikkat ederseniz günlük konuşmada belirli cümle kalıpları ve kelimelerle
hayatımızı devam ettiriyoruz. Yabancı videolardan öğrendiğiniz günlük İngilizce
ile, bir yabancı ile bir araya geldiğinizde İngilizceniz çok iyi seviyede
olmasa bile rahat bir iletişim kurabilirsiniz, dille ilgili özgüveniniz artar.
Ben de buaralar Almanca bilgimi geliştirmek için, ilgimi çekebilecek Almanca Youtube kanalları arıyorum. Önerileriniz varsa aşağı yorum yazarsanız çok sevinirim.
3-İNGİLİZCE PODCAST DİNLEMEK
Birçoğumuz,
günde 2 saate yakın trafikte vakit geçiriyoruz. Bazılarımız kendi araçlarında,
bazılarımız okul servislerinde, bazılarımız ise toplu taşımada… Kendi
aracımızdaysak kitap okuma gibi bir şansımız olmuyor. Toplu taşımada ayakta
gidebiliyoruz. Bu gibi durumların tamamında ya kulağımızda kulaklıkla müzik
dinliyoruz ya da aracın radyosundan… Onun yerine bazen, İngilizce
Podcast
dinleyerek kendiniz için çok yararlı bir şey yapmak istemez misiniz?
İngilizce
öğretmeye yönelik podcastleri tercih edebileceğiniz gibi, İngilizce konuşulan
ama eğitim amacı gütmeyen yayınları da takip edebilirsiniz.
Sevdiğim
İngilizce Dil Eğitimi Amaçlı Podcast Kanalları
- BBC Radio ‘’6 Minute English’’
- BBC Radio ‘’The English We Speak’’
Diğer Sevdiğim İngilizce Podcast Kanalları
- TED Talks Daily
- Happier With Gretchen
- Anna Faris is Unqualified
4-YABANCI DİZİ/FİLMLERİ ALTYAZISIZ/İNGİLİZCE ALTYAZILI İZLEMEK
Bu,
zamanında İngiliz bir hocamın bana önerisiydi. ‘’Ben bile dizide altyazı varsa,
bir yerden sonra diziyi alt yazılarını okuyarak izliyorum. İnsan ister istemez
okuyor ve alışkanlık ediniyor.’’ demişti. Her zaman yapmasanız bile arada
altyazıları kapatarak ya da en azından İngilizce altyazılı dizi ve filmleri
izlemenizi öneririm. Görüntülerden olayın ana fikrini zaten kavrıyorsunuz.
Anlamadığınız sözcükler olduğunda da film ya da dizinin görsel içeriğinden bunu
demiş olmalı diye çıkarımlar yaparak kendinizi öğrenmeye zorluyorsunuz. Bu
deneyimden hoşlanmadıysanız da üzülmeyin, altyazıları kapatamazsanız bile,
sadece kulak dolgunluğu için bile Türkçe altyazıyla yabancı dizi izlemek
yararlı olacaktır.
Altyazısını
kapatacağınız dizilerin biraz daha hafif içerikte olmasına dikkat edin.
Bilimsel yönü veya teknik terimleri çok olan diziler yerine sit-com tarzı
dizilerde çok daha rahat ve keyif alarak yapabileceğiniz bir yöntem olduğunu
unutmayın.
Dizi
olarak, Friends, How I Met Your Mother gibi diziler tercih edebilirsiniz. Kullanılan
dil daha hafiftir. Bir de geçen gün, Fuller House dizisine altyazı kapalıyken denk
geldim ve İngilizce öğrenmek isteyenler için çok kolay bir dil kullanımı olduğunu
fark ettim. Ona da bakabilirsiniz.
Film
olarak ise çocuk filmleri izlemenizi öneririm. Biz lisedeyken Harry Potter’ın 3
4filmini, altyazısız olarak haftada 2 kere döndüre döndüre izlerdik. Çocuklar
için yapılmış filmlerde dil daha anlaşılır tutulmaktadır ve sizin için kolaylık
olacaktır.
Çizgi
filmler de bu konuda işinize yarayacaktır. Zaten küçüklüğümüzde izleye izleye
ezberleyecek noktaya geldiğimiz çizgi filmleri orijinal dilinde izlemenin
farklı deneyimini de yaşamalısınız. Dil açısından da başlangıç seviyesinde İngilizce
bilen kişiler için çizgi filmlerin dili idealdir.
Umarım
önerilerim yararlı olmuştur.
Okuduğunuz
için teşekkür ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder