Yeniden merhabalar!

Son 6 ay-1 sene öncesine kadar çok da şampuan ayırt etmeyip, ne bulduysam kullanan ve herhangi bir sorun yaşamayan ben, son zamanlarda saç diplerimdeki sonu gelmez kaşınmalar, saç dökülmesi gibi problemlerle karşı karşıya kaldığımdan şampuan konusunda biraz daha titiz davranmaya başladım. Biraz daha doğal içerikli, biraz daha kokusuz ve saç derimi irite etmeyecek şampuanları kullanmaya gayret ediyorum. Ah ah, o eski duştan çıkınca bütün evi mis gibi şampuan kokuttuğum günler geride kaldı. Neyse efendim, konumuza gelelim. Bir süredir Naturway'in şampuan ve saç kremini birlikte kullanıyorum. Aslında ilk olarak yanlışlıkla saç kremini almışım şampuan diye, sonra Watsons'a bir daha gittim ve şampuanı tek olarak bulamayınca şampuan+saç kremi almak zorunda kaldım. Yani banyomda bir Naturway şampuan+2 Naturway saç kremi var:)

Gelelim izlenimlerime.



Öncelikle ben ilk başta Naturway diye bir marka var sanıyordum ancak Otacı'nın bir ürünüymüş. Seneler önce Otacı'nın ısırgan otlu bir şampuanını kullanmıştım ve saç derime pek de iyi gelmemişti. Otacı adını görünce o günler aklıma gelip biraz moralim bozuldu. Ama hiç de moral bozacak bir durum yokmuş halbuki.

Saç derimi asla irite etmedi. Sarımsaklı diyor ama kokusundan asla çekinmeyin. Çok yoğun olmasa da çok az ama güzel bir kokusu var. Saç kreminde koku neredeyse hiç yok, ama şampuanın kokusunu seviyorum:) Şampuanda da saç kreminde de kokusuz yazıyor, şampuandaki koku beni şaşırttı açıkçası ama bu durumdan memnunum.

Şampuan saçımın erken yağlanmasına neden olmuyor ama yağlanmasını da geciktirmiyor. Diğer şampuanlardan bu konuda çok farklı diyemem. Saç dökülmemi azaltmada da yardımcı olduğunu düşünüyorum, kısacası oldukça memnunum. Saç kreminden çok memnunum, ambalajından ürünü dökerken biraz zorlanıyorum ama sorun değil. Ürünü çok çok az almıyorum, biraz sıkıyorum. Bol bol kullanmayı seviyorum saç kremini, ama ben tüm saç kremlerini öyle kullanırım:) Şampuanı ara ara değiştirsem bile krem uzun bir süre benim banyomdan eksik olmayacak bence.

Adı Naturways, Otacı gibi bitkisel bir markanın ürünü zaten, ama çok çok doğal bir şampuan arıyorsanız aradığınız ürün bunlar değil. Ben tamamen doğal olarak Live Clean'in bir şampuanını kullanmaya başladım, onunla ilgili inceleme yazısı da yakında yazarım. Yine de, sektördeki birçok kimyasal içerik dolu markaya göre hiç fena sayılmaz Naturways.

Ürünleri alırken karıştırmayın siz de, açık yeşil kutulu olan şampuanı, koyu yeşil kutulu olanı saç kremi. Şampuan tamamen şeffaf, krem ise beyaz renkli. Saçınızı şampuan yıkıyorum diye saç kremiyle yıkamayın sonra:)

Naturways saç kremi ve şampuanı hem online olarak www.hepsiburada.com gibi sitelerden bulabileceğiniz gibi, Watsons ve Gratis'lerden de satın alabilirsiniz. İndirimde 20'şer TL gibi bir fiyata iniyor, bilginize.

https://www.watsons.com.tr/marka/naturway-1905

Sevgiler!






Herkese merhabalar!

Her ne kadar düzenli beslenmeye çalışsak da, vücudumuz için gerekli miktarda vitamin ve mineralleri yiyeceklerden tam anlamıyla sağlayamadığımız dönemler oluyor. Vitamin ve minerallerin vücutta azalması ise, vücudumuz için iyi olmamakla birlikte günlük hayatımızı aksatacak problemlere sebep oluyor. Mesela geçen gün Onedio'da görmüştüm bir tweeti. ''Vücudunda B12 vitamini eksik olduğu için vitamin hapını içmeyi unutuyor, vitamin hapını içmeyi unuttuğu için vücudunda B12 eksikliği oluyor ve bu da unutkanlığa neden oluyor.'' Gerçekten de şaka gibi ama öyle:) O sebeple kendimize dikkat etmemiz ve vitamin ve mineral takviyelerini almayı ihmal etmememiz gerekiyor.

Ancak birçok markanın vitamin ve mineral hapları gerçekten cep yakıyor. A vitamini alsak, B Vitamini karşılayamıyoruz. Onu da alsak mineral haplarına ayıracak bütçemiz kalmıyor.



O sebeple bugün size Rossmann'larda satılan Alman malı uygun fiyatlı Altapharma markasından bahsedeceğim. Altapharma markasından internette bloglarda çok bahsedildiğini görmedim. O sebeple markayı biraz tanıtmak gerekirse, sadece vitamin ve mineral hapları değil, aynı zamanda çağ ağacı yağı gibi doğal yağların ve yara bandı gibi ürünlerin de bulunduğu geniş bir ürün yelpazesine sahip bir marka Altapharma. Ancak bugün bu yazıda sadece vitamin ve mineral haplarını konuşacağız.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, eczacı, doktor vb. bir mesleğe sahip olmadığım için bu ürünleri gidin alın gibi bir şey demediğimi belirtmek isterim. Sadece kendi memnun olduğum ve seve seve kullandığım bir vitamin markası Altapharma. Ancak herhangi bir sorumluluk kabul etmiyorum:)

Gelelim ürünlere. Suda eriyen kalsiyum, magnezyumlardan tutun da, balık yağlarından, demir mineraline kadar birçok vitamin ve mineral eksikliği için üretilmiş ürün çeşitleri bulunuyor. Benim en çok kullandığım ürünü ise, demir hapı. Bittikçe alıyorum, kutu kutu bitirdik ailecek diyebilirim.

Bu arada hangi markadan olursa olsun, lütfen vitamin ve mineral takviyelerini abartılı oranlarda kullanmayın. Sağlınıza yararlı bir şey yapmaya çalışırken, zarar verirsiniz.

Sevgiler!





Merhabalar!

Günümüzde herkesin paraya ihtiyacı var değil mi? Hem eğer full-time bir işiniz varsa ek gelir kazanmanızı, hem de eğer çalışmıyorsanız elinize para geçmesini sağlayacak birkaç öneride bulunacağım bugün sizlere. Ancak bu önerileri kolay para kazanma olarak algılamanızı istemiyorum, çünkü kolay para kazanmak diye bir şey ne yazık ki yok. Evden de çalışsanız, para kazanmak için mutlaka emek harcamak gerekiyor. Kolay para kazanma ile ilgili yazılara da kapılmamanızı, gerçekliğinin olmadığını söyleyerek yazıma başlıyorum.





1. Blog Yazmak, Youtube Videosu Çekmek (Adsense)

Bunu zaten bilmeyen yoktur ama bahsetmeden geçmek olmaz. İnanın, bu bloga bir tane yazı yazmak bile günlük hayatımda o kadar zor oluyor ki. Kendi iş hayatımdaki işler zaten tepeleme dolmuşken, kendime ait zamanda da burada birşeyler üretmek ciddi bir fedakarlık oluyor. ''Amaaan, oturduğun yerden yazarsın ne olacak'' değil yani durum. Ancak daha genç arkadaşlarımız için, mesela yaz tatillerinde veya şubat tatillerinde üzerine eğilebileceği bir durum olabilir video çekmek ya da blog yazmak. Ancak tabi ki içerik üretmek için içeriğini ürettiğiniz konuyla ilgili de bilgili olmanız gerekmektedir. Bir yandan aklınızın sürekli ''ilgi çekici, yararlı ne üretebilirim''le meşgul olması gerekmektedir. Dediğim gibi, söylendiği gibi, ağızdan çıktığı gibi kolay bir iş değil. Ancak neden başlayıp denemeyesiniz ki? :) Sınıflarımızda da yok mudur, bazılarımız akşam eve gitmez sokakta futbol oynar, gezer dolaşır, daha aktiftir. Bazılarımız eve gider, günlük tutar, yazı yazar. Herkesin sevdiği şey başkadır. Bu blog yazmayı ya da Youtube'a içerik üretmeyi de böyle görüyorum ben. Bundan zevk alan bir yapınız varsa, bence hemen şimdi denemelisiniz!

2.Makale Yazarlığı Yapmak

https://www.icerikbulutu.com/ gibi sitelerde, uzmanlığınız olan konularda makaleler yazıp gelir elde edebiliyorsunuz. www.kariyer.net'te sürekli ilanları oluyor ancak Kariyer.net üzerinden başvurunca kendi websiteleri üzerinden yazarlık başvurusu yapmanızı söylüyorlar (Tecrübe edilmiştir.) Başvurunuzu kendi websiteleri üzerinden yapıyorsunuz ve yazarlığınız kabul edilirse, makale yazarak anında para kazanmaya başlıyorsunuz. Bir günde ne kadar çok zaman ayırıp ne kadar çok makale yazabilirseniz geliriniz de ona göre artacaktır. Hiç fena bir yöntem değil, ne dersiniz? :)




3. Online Tercüme Yapmak

Bunu da iki alt başlığa indirmek istiyorum, film ve dizilere türkçe altyazı hazırlayan siteler ara ara çevirmen/tercümanlar işe alıyor ve evinizden dizi/film altyazısı çevirileri yapabiliyorsunuz. Bunları takip edebilirsiniz. Bir de evde oturduğunuz yerde/isterseniz yatağınızda isterseniz koltukta bir yandan kahvenizi içerken tercüme yapabildiğiniz siteler bulunuyor. Size makale/yazı gönderiyorlar ve siz onu çeviriyorsunuz.

Tabi bu online tercüme yapma maddesinde en önemli koşul, ana diliniz dışında en az 1 dil daha bilmeniz şart! :)

4. Freelance İş Almak

Uzmanlığınız olan konuda dışarıdan iş alabilirsiniz. Gerek forum sitelerine mail adresini bırakarak, gerek iş alabileceğinizi düşündüğünüz firmalara kendiniz mail atarak dışarıdan iş alabilir ve kendinize ait olan vaktinizi bu işlerle geçirebilirsiniz. Freelance iş alırken, ödeme konusunda güvenebileceğiniz kişi ve firmalarla çalışmak çok önemlidir. En baştan sözleşme vb. bir takım belgelerle kendinizi sağlama almanız ya da en azından görüşmeleri yazılı olması adına maille yapmanız hem sizin için hem de karşı taraf için daha güvenli olacaktır.

Bol kazançlı günleriniz olsun. Sevgiler!






Yeniden merhabalar!

Bu yazımda benim için Mac Cosmetics'in Studio Fix Fluid'ine uygun fiyatlı muadil olan Revlon Colorstay'in Combination/Oily fondöteninden bahsedeceğim.


Öncelikle bir önceki yazım olan Maybelline Fit Me fondöten incelememi de okursanız onu da çok sevdiğimi görürsünüz. Ancak Fit Me, Revlon Colorstay ve Mac Cosmetics Studio Fix Fluid fondötenlerden çok farklı. Spf içermemesi, dokusu, gözenekleri yok etmesi...

Revlon Colorstay ise Mac Studio Fix Fluid ile inanılmaz benzerlikler gösteriyor. Bir kere, spf 15 içermesi benim gibi lekeli ve akneli ciltliler için hemen pozitif bir etki yaratıyor. Dokusu, pudralı mat bitişli ve ne yazık ki mimik çizgilerine dolan bir dokusu var. Fit Me'ye göre daha kalın yapıda ve örtücülüğü tatmin ediyor.

24 saat kalıcılık vaat etse de bunu deneyimleme şansım tabi ki olmadı. Eve adımını atar atmaz ellerini yıkadıktan sonra cilt makyajını çıkaran bir insan olarak size de bunu öneririm. Ancak gün içinde kalıcılığı gayet güzel, yüzümden yavaş yavaş azaldığını hissetmiyorum. Sabah nasılsa, akşam eve geldiğimde de aynı oluyor.

Sivilcelenmeme neden olmuyor, bu da benim için çok önemli bir detay. Renk olarak ben en açık renk olan Ivory'i kullanıyorum ve cilt tonumla aynı, ancak lekelerim filan kapandığı için ruh gibi oluyorum bu renkle. Mutlaka allık, bronzer uygulamak gerekiyor:)

Fondöten Watsons'larda satılıyor, indirim dönemlerini yakalarsanız oldukça makul fiyatlara(30 TL'ye kadar iniyor) satın alabiliyorsunuz. Mac Cosmetics Studio Fix Fluid fondötenin 155 TL olduğu bu günlerde ilaç gibi bir muadil diyebilirim. Gidin gidin alın:)

Sevgiler!







Yeniden merhabalar!

Birçok marka denesem de Maybelline'in fondöten ve BB kremlerinin bendeki yeri hep ayrı oluyor. Roaccutane kullandığım ve cildimin kuru olduğu dönemlerde de en sevdiğim ürün Maybelline'in BB kremiydi. Ancak tabi ki, Roaccutane tedavimin üstünden 7 sene geçti, sivilcelerim 3 sene önce geri döndü, tedaviler vs... Anlayacağınız yağlı, gözenekli ve akneli cilt yapısına geri döndüm. Dolayısıyla, mat fondöten tercih ediyorum (etmek zorundayım). Maybelline'in Fit Me fondöteni de en en en sevdiğim fondötenlerden biri, hatta gönlümdeki yeri Mac Cosmetics'in Studio Fix Fluid fondötenin de önünde sanırım. Peki neden?


Öncelikle dokusu muazzam. Diğer alışık olduğumuz mat fondötenler gibi pudra pudra bir doku değil de, kadife bir doku bırakıyor ciltte. Asla kalın, cakey bir duruşu yok buna rağmen lekeli ve akneli cildimi tatmin eden bir kapatıcılık sağlıyor. Mat dokulu pudralı diğer fondötenlerden en büyük farkı ise, yanaklarımın üst kısımlarındaki devasa gözenekleri inanılmaz kapatıyor. Bazen bu fondöteni kullanmayacaksam bile, önce gözenekli kısımlara Fit Me fondötenimden çok ince bir tabaka geçip fondöteni makyaj bazı gibi kullanıyorum. Üstüne o gün kullanmak istediğim fondöteni geçiyorum, o kadar bağımlısıyım.

Renk olarak Mac Cosmetics'ten de başarılı buluyorum skalasını. Mac'te nc 15 çok az koyu kalıyor, kulağımın orada renk farkı görülebiliyor, nc 10 ise hayalet rengi gibi kalıyor. Mecburen nc15 kullanıyorum. Ama Fit Me'de tam kendi tonumu yakalayabiliyorum, kendi cilt tonumla birebir tutuyor.

Fit Me'yi her gün kullanamama nedenim ise, içinde ne yazık ki spf yok. Çok yanlış biliyorum ama çoğu zaman fondötenin içindeki spf'e güveniyorum, başka güneş koruyucu ürün kullanmıyorum. Yağlı ciltler için olan güneş koruyucuları bile tek tük sivilceye sebep olabiliyor çünkü. Yaz dışındaki mevsimlerde ya da yazsa ve sürekli kapalı alanlarda olacağımı biliyorsam tercih ettiğim bir fondöten.

Ah şu fondötene bir de spf ekleseniz, tadından yenmeyecek de iste her güzelin de bir kusuru var değil mi? :)

Sevgiler!






Yeniden merhabalar!

Bu yazıda sizlere herkesin evinde mutlaka olan ürünlerle hazırlanan ve en başarılı dermakozmetik ürünlere taş çıkaracak bir maskenin tarifini vereceğim.



MALZEMELER

  • Yarım Paket Kuru Maya (Yaş maya da işe yarıyormuş ancak ben denemedim. Marka da fark etmez ama ben Pakmaya veya Dr. Oetker kullanıyorum.)
  • 1 Aspirin
  • 1 Kapak Oksijenli Su
  • Çok az Su
Mayanın mucizesini ilk keşfettiğimde, bu maskeyi sadece su ve yarım paket maya karıştırarak hazırlıyordum ki hala arada bu şekilde de kullanırım ve bu şekilde kullanımda bile inanılmaz bir etki alıyorum. Ama asıl favorim bu yukarıdaki malzemelerle hazırladığım maya maskesi.

Öncelikle bir adet aspirini eziyorum. Toz haline gelmiş aspirini bir tabağa döküyorum. Daha sonra üstüne yarım paket kuru maya döküyorum. Sonra bir kapak oksijenli su ve göz kararı su ekleyip karıştırıyorum. Su eklenmese de olur aslında ama ben oksijenli suyu az da olsa seyreltmeyi tercih ediyorum. Karışımı yüzüme sürüp tamamen kuruyup, kurumuş toprak gibi yol yol çatlayana kadar bekliyorum. (Göz çevreme kullanmıyorum.) O günkü maskemin kıvamına ve benim maskeyi ince ya da kalın bir tabaka halinde uygulamama göre yüzümde beklettiğim süre değişiyor. Tamamen kuruyunca da gidip soğuk suyla yıkıyorum.

Yüzümü yıkamadan önce maske o kadar kurumuş oluyor ki, cildimdeki tüm yağı söktü attı sanıyorum. Ancak yıkadığımda yüzüm nemli ve sağlıklı oluyor. Hala Sudokrem dışında çok fazla nemlendirici kullanmıyorum, hemen sivilceye neden oluyor. O sebeple mayanın cildime nem vermesinden inanılmaz haz duyuyorum. 

Cildime nem verirken, bir yandan da sivilcelerimi kurutuyor, işte buna çok şaşırıyorum! Çünkü bildiğimiz kadarıyla maskeler, nem vermek için ayrı, sivilce kurutmak için ayrı olurlar. Aynı ürün hem nem verip, hem sivilce kurutmaz, mantığa uymuyor zaten. Ama maya bunu yapıyor. Tabi oksijenli su ve aspirinin de mutlaka sivilce kurutmada yardımı vardır. Çünkü bildiğiniz gibi, aspirin, asetilsalisilik asit, yani bir asittir. Asitler, sivilceli ve lekeli ciltlerin tedavisinde çok kullanılır, o sebeple bu maskede sivilceleri kurutmada önemli bir madde.

Bu maya maskesini sadece yukarıdaki malzemelerle değil, çok farklı şekillerde yapabilirsiniz. Mesela maden suyu ile mayayı karıştırarak yapıldığında da çok işe yarıyor. İçine birkaç damla limon bile sıkabilirsiniz. Dediğim gibi, çeşitlendirmek mümkün.

Hepimize sivilcesiz ciltler diliyorum!

Sevgiler:)




Herkese merhabalar!

Öncelikle ürünü çok hevesle anlatacağım için yazının asla sponsorlu olmadığını belirterek başlamak istiyorum. Çünkü ben bir ürün bu kadar övülünce hemen şüphelenmeye başlıyorum kesin sponsorlu diye.



Evet bu konuyu geçtiğimize göre, öncelikle muhtemelen adını duymadığınız bir marka olan Pakface'den bahsetmek istiyorum. Ben bu markayla, seneler önce annemle birlikte girdiğimiz bir aktarda tanıştım. Sırf meraktan ve fiyatının ÇOK UCUZ olmasından dolayı bir kullanımlık yağlı ciltler için uygun olan yosun özlü kil maskesinden 2-3 paket satın aldım. Bu maskelerin kuru ve normal ciltler için olan çeşitleri de var bu arada, ancak onları deneyimlemediğim için yorum yapamıyorum. Sanırım ayrıca aktif karbonlu bir maskesi de var, onu bulamadım daha. Onu da denemek istiyorum, beğenirsem blogta mutlaka yorumlarım.

Pakface'in tek kullanımlık paketleri 50kuruş-1 TL arası bir fiyata satılıyordu, ancak en son ne oldu bilemiyorum. En az 2 TL olmuştur :) Fiyatı bu kadar uygun olunca, hafif bir korkuyor insan. Ucuz bir şey satın alacak kadar zengin değilim sözü vardır ya, (çok severim bu sözü) ben de  sırf ucuz diye alıp da cildime doktorun müdahalesini gerektirecek ölçüde zarar verebilecek ürünleri kullanmamayı tercih ediyorum. Ancak, düşününce içindeki ürünler---> kil, yosun :) yani doğal ve ucuz malzemeler bunlar, tabi ki ucuz olması normal. Hatta şimdi diğer lüks markalardaki kil maskelerinin fiyatlarını sorgulamaya başladım diyebilirim. Serumları, anti aging kremleri vs. anlayabiliyorum. Ancak kil maskesi dediğimiz şeyin gerçekten de mantıklı bir fiyatta olması gerekmez mi sizce de? :)

Yine de, bu ürünü yüzüme uygulama cesaretini göstermem birkaç günümü almıştı, zaten sonra bırakamadım:) Sivilceleri anında kurutan, çıkmayan sivilcenin uç vermesini ve iyileşme aşamasını geçmesini hızlandıran ve siyah noktaları yok eden harika bir maske. Cildimin sebum dengesini de her gün kullansam dahi bozmadı. (En sevdiğim özelliği) Çünkü cildi çok kurutan ürünler, bir süre sonra cildin daha çok yağlanmasına ve sebum dengesinin bozulmasına neden oluyor.

İlk kullanmaya başladığımda oldukça kalın bir tabaka uyguluyordum, hem kuruması çok vakit alıyor hem de siyah noktalara o kadar etki etmiyordu. Şimdi özellikle siyah noktaların yoğun olduğu burun gibi bölgelere incecik uyguluyorum. Kuruyunca, maskeyi yıkamadan önce maskenin üstünde nokta nokta siyah noktalarınızı görüyorsunuz resmen. Tabi ki, bir burun bandı kadar başarılı olamaz ama burun bantlarını kullanmayı tercih etmiyorum ve bu maskeyi düzenli uyguladığım için ihtiyaç da duymuyorum.

Ben bu maskeyi aktarlardan satın alıyorum. Ama hepsiburada.com ve Pakface'in kendi sitesinden de satın alabilirsiniz. ( http://www.pakfacekozmetik.com/ Pakface'in sitesine size bu yazıyı yazarken bir bakayım dedim, daha 2 ay önce filan bakmıştım en son, o yüzden şaşırdım. İnanılmaz çok yeni ürün gelmiş, siteye bir bakın derim. Peelingler, ağda, sabun, wax, vazelin vs. Hemen ilk aktardan birkaç ürün satın alacağım, heyecanlandım!)

Bu arada artık tek kullanımlık paketler beni kesmiyor. Tek kullanımlık paketlerde maske kuru halde bulunuyor, sizin su ile karıştırıp hazırlamanız gerekiyor, ona da üşeniyorum. Aynı maskenin bir de kutuyla ve suyla karıştırmaya gerek olmayan kullanıma hazır halde satılanları var, maskeyi o şekilde satın alıyorum artık:)

Yolculuklarda bavula ilk giren ürün oldu kendisi, her zaman da öyle kalacak:)

Sevgiler!